Gelişimsel Kalça Displazisi veya Çıkığı


GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ VEYA ÇIKIĞI
Bebek kalçası daha bebek anne karnında 9 haftalıkken oluşmaya ve gelişmeye başlar. Bütünüyle bacağın hareketlenmesi 16. haftada olur. Eğer bebekte ciddi bir gelişim bozukluğu, hastalık varsa kalça çıkığı da bu haftadan sonra anne karnında başlayabilir. Bu şekil kalça çıkıkları çok nadir görülür ve bebek doğduğunda kalça çıkıktır. Asıl kalçanın gelişim bozuklukları ve ilerliyen zamanla beraber çıkık oluşumu daha sık rastlanan daha hafif bir patolojik durumdur. Hamileliğin son 4 haftasında bebeğin anne karnında makat pozisyonunda bacakları dümdüz uzamış durması, kalçanın stabilitesini kötü etkiler. Kalça kapsülü ve çevre kaslar aşırı zorlanır. Doğum eyleminden yaklaşık bir ay kadar önce doğumu kolaylaştırmak ve anne pelvisinin (çatısının) daha rahat esneyebilmesi için annede relaksin hormonu salgılanmaya başlar. Bu aşırı zorlanmış kalça eklemi anneden geçen hormonların etkisiyle iyice gevşer ve yerinde kalması zorlaşır. Hormonun etkisi doğum sonrası da bir ay kadar devam eder. İşte doğum sonrası ilk üç-dört haftalık devrede bebeklerin bacaklarının serbest hareket etmesini engelleyen herşey, kalça gelişimini de bozacak şekilde etkiler. Bunlar hatalı bağlanmış bezler, dar kıyafetler, kundaklama, bebekleri doğum sonrası banyolarda başaşağı çıkarıp silkeleme gibi çeşitli şeyler olabilir. Bebeğin çömelmiş bir insan kadar kalçasını bükmesine engel olacak herşey zararlıdır. Bebek kalçaları böyle çömelmiş gibi bükük ve hafif açık durduğu pozisyonda kalça eklemini oluşturan uyluk kemiğinin (femur) femur başı dediğimiz üst ucu tam yuvasına(asetabulum) oturur.

Bebeğin bacak hareketleriyle büyümekte olan yuvaya göre baş şekillenir. Tıpkı bir çömlekçinin eliyle kaba şekil vermesi gibi. Bacakların böyle bükük durmasını sağlamak için kalçayı büken ve dışarı çeviren kaslar kısadır. Bu kas kısalıkları zamanla azalır. Kalça ekleminin en gevşek olduğu bu devrede bebeğin bacaklarını düz durdurmaya çalışırsanız, en zayıf bölge kapsül olduğu için fazla gerilerek kalçada uyluk (Femur) kemiğinin üst ucu olan femur başı yuvadan dışarı doğru yönelir; ve böyle durmaya zorlanırsa çıkık gelişir. Yani bebeklerimizin kalçalarını çıkmaya biz zorlamış oluruz. Kundak gibi, dar tek parça tulumlar gibi bebek için kullanılan malzemeler veya bebeklerin bacaklarını düz tutmaya zorlayarak taşımak gibi veya baş aşağı sallamak gibi işlemlerle. Bir düşünün bakalım hangimiz yatağa yatınca sırt üstü dümdüz durunca hemen rahatça uyuyabiliyoruz? O zaman bebeğimizi hareketlerini kısıtlamadan özgürce büyütmek varken niye kısıtlıyalım? Bazı anneler üşümesin diye kundak yaptıklarını söylüyorlar. Sorarım size ince bir patiska bezle sarılmış ayakta dimdik hareketsiz durun; veya hareketli ama üzeriniz örtülmeden durun. Hangisinde daha rahat olur ve üşümezsiniz? Ama elinizi vicdanınıza koyup doğru cevap verin. O halde niye bebeklerimize eziyet ediyoruz?

Bazı anneler kollarını hareket edip kendini uyandırıyor diye savunma yapıyorlar. Bunlar çocukların refleks dediğimiz istemsiz hareketleridir. Tamam kolları kendini uyandırıyor, niye bacaklarını bağlıyorsunuz? Arzu ederseniz kollarını ince esnek bir ince penye ile sarabilirsiniz.
Benzer şekilde külotlu çoraplar ancak bir erişkinin iki eliyle çekip gevşeteceği kadar esnekler. Bebek bunu asla beceremez. Keza kısa kalın bezler kasıkta bağlanırsa bebeğin ancak kurbağa gibi yatmasını sağlar ki bu bizim istediğimiz değildir. Bezlerin kalın değil uzun olması ve göbek hizasında bağlanması kasıkların açıkta, kalçaların bükülmesine engel olmayacak şekilde olması gerekir.
Aileler bebeklerini taşımak için portbebe diye adlandırılan eski beşiklere benzer bir araç kullanıyorlar. Bebek üşümesin diyealtına ve üstüne battaniyeler, kalın örtüler koyuyorlar. Bebek arada sıkışıp kalıyor. Hareket etmesine imkan yok. Zaten gevşek bir kalça varsa bir de çocuğu port bebe içinde sıkıştırıp bırakmak aynen kundak etkisi yapar.
Araba koltuğuna benzer ana kucaklarına bebeği koyarken çok kere altına yastık koyarak düz yatak pozisyonuna getirmeye çalışıyorlar. Adı üstünde ana kucağı; siz bebeğinizi kucağınızda tutarken dümdüz yatırıyormusunuz? Yoksa bebek bacaklarını yukarı mı çekiyor? Bebek anakucağında fırlayıp düşecekmiş gibi duruyor. Halbuki bacaklarını kendine doğru çekmiş durumda çukurda durması emniyetli ve sağlıklıdır.
Şimdi birçok büyükanne:”Ben hep kundak yaptım kimsenin kalçası çıkık olmadı !”diyecektir. Şunu hatırlatalım: Her kalça çıkığı bariz

aksayarak olmaz. Gelişim gerilikleri,
yetmezlikler en erken 8-9 yaşında kasık ağrısı ile başlar. Birçok genç hanım doğum sonrası kilo alınca kalça kasık ağrısı şikayeti ile gelirler. Bunlar hep erken tanı konamamış kalça gelişim geriliği olgularıdır. Biliyoruz ki bugün dünyada yapılan total kalça protezi ameliyatlarının en az % 40’ı bu tanı konamamış kalça gelişim geriliği vakalarıdır. Protez ameliyatı ömürlü bir ameliyattır. Ortalama 15-20 yıl sonra daha büyük bir boyu ile değiştirmek gerekir. Çünkü kemiği aşındırır. Enfeksiyon riski vardır. Yere bağdaş kurup oturamazsınız. Alaturka WC kullanmak sakıncalıdır.Çünkü
bu hareketler protezi zorlar ve gevşetir.
Sonuç olarak bebeklerimizin bezleri uzun göbek hizasında bağlanmış, tulumları iki parça geniş ve uzun olacak. Bebekleri bir kalçamıza ata binermiş gibi oturmuş veya elimiz bacak arasından geçip hafif kalçaları bükerek taşıyacağız. Mutlaka ilk 3-4 haftada imkanımız varsa doğru yapılmış bir kalça ultrasonu ile değerlendierilmesini isteyeceğiz.
Kalça ultrasonunun doğru yapılması, standartlara uygun olması gerekir. Eğer standart özellikleri yoksa, okunması ve değerlendirilmesi yapılamaz; hatalı sonuç verir. Bir işe yaramaz.
Eğer doğru yapılmış ultrasonda gelişim geriliği veya çıkık kalça varsa, hemen tedaviye başlanır. Tedavinin şeklini bebeğin yaşı ve kalçanın probleminin ağırlığı belirler. Yenidoğan devresinde tedavi için çeşitli bandajlar veya anestezi altında yapılan alçılar kullanılır.
Çocuk yürümeye başladıktan sonra hemen bütün tedaviler cerrahi olarak yapılır.
Belirgin aksayarak gelen çocuklarda kalça çıkığı tedavisi yaş nekadar erkense o kadar başarılı olur. Çocuk ortopedi yayınlarında yaş olarak 8 haftalık yani iki aylıktan sonra tanı almış vakalara “GEÇ KALINMIŞ KALÇA PROBLEMLERİ” denmektedir. Durum böyle olunca, eğer çocuk yürümeye başladıktan sonra doktora gidilirse geç kaldığınızı kabul ederek gelmişsiniz demektir.
Çocuk 1-2 yaş arasında tedavi edilirse, 30 yıl sonra kalçanın sorunsuz olması % 70 ler civarı iken;40 yıl sonra bu oran% 50 lere düşmektedir. Peki o zaman yürüme yaşından sonra gelen çocukları tedavi etmeyecek miyiz? Tabiiki hayır. Kalçanın kendi haline bırakılması daha büyük sakatlıklara sebep olur. İş gücü kaybı yanında , psikolojik sıkıntılar görülür.
Çıkık kalçalar tedavi edildiği gibi, gelişimi eksik kalmış ve bu sebeple erken farkedilmeyip genç erişkinlik zamanı şikayetleri başlayınca gelen bireyler de uygun durumda ise nerdeyse 50 yaşına kadar kalça protezi yapmaksızın ameliyatla daha iyi duruma getirilebilir.
Eğer kalça, yapılan tetkikler sonucu yukarıda bahsedilen ameliyatlardan fayda göremeyecek kadar aşınmışsa, o zaman tek seçenek kalça protez ameliyatıdır.